Ne de olsa insanoğlu kendine her yaşta bunalım yaratabilecek bir donanıma sahip. Peki ama neden?
Ergenlik bunalımı, 30 yaş bunalımı ve nihayet orta yaş bunalımı.
“Saçmalıyorum, o halde bunalımdayım.” Özetlemek gerekirse geçiş evreleri herkes için sancılı bir süreç. Tıpkı sıcak bir odadan soğuğa çıkınca yaşanılan şok etkisi gibi. Orta yaş bunalımı da şokun katmerli versiyonu diyelim gerisini siz anlayın. Ya da durun, konuyu biraz daha açalım.
Orta yaş sendromu kadın-erkek ayırd etmeksizin herkesin kapısını çalıyor, gelin görün ki erkekler bu konuda çok daha hassas. Bir de erkekler duygusal değil derler. Külliyen yalan efendim. Misal 35-45 yaş arasında öyle bir değişim sürecine giriyorlar ki, durdurabilene aşk olsun! Üstelik olay sadece yaş almak üzerine kurulu. Kafada dönen “Aman Tanrım! Yaşlanıyor muyum?” gibi naif sayılabilecek soru işaretleri falan. Akabinde gaipten gelen macera arzusu, geçmişe yönelik iç hesaplaşmalar, genç kızlara aşırı ilgi, güçlü olma isteği ve tabii ki kırmızı spor araba!
Şimdi şapkamızı çıkarıp önümüze koyalım ve şöyle bir düşünelim. Tüm bunları insan niye yapar? Evet bildiniz. Sebep tam olarak, hormonlar. Ve beraberinde gelen; cinsel güç kaybı, fiziksel yavaşlamalar, kendini ispatlama amacıyla yapılan çapkınlıklar vesaire. “Hala genç ve yakışıklıyım, genç kadınlar bile beni arzuluyor” lafını da duyduk mu işlem tamam. Geçmişler olsun.
Kadınlarda görülen orta yaş semptomlarını ise estetik operasyonlara eğilim, genç kalmak için spora sarma, yaşından küçük görünme isteği olarak sıralayabiliriz. Dikkat ederseniz bunlar kadınlar için fazlasıyla olağan haller. O yüzden erkeklerin çok daha büyük bir risk altında oldukları aşikar.
Orta yaş bunalımındaki bir erkek nasıl mı anlaşılır? “Acaba tekne falan mı alsam Harun abi? Oo fiyatlar da fahişmiş. Neyse vazgeçtim. Harley Davidson bakayım ben en iyisi… Abi bırak tekneyi, motorsikleti falan boş ver. Karşıdan gelen fıstığı kes!” İşte tam olarak böyle. Affetmeyin, teşhisi koyun.
