İranlı Şair Sadi Şirazi’nin söylediği güzel sözler
Efsanevi şair Sadi Şirazi tarafından söylenmiş bir birinden güzel sözler ve resimli güzel sözleri sizin için bir araya getirdik.
1200’lü yıllarda yaşamış ve dünyada adından söz ettirmeyi başaran İranlı ünlü şair Sadi Şirazi tarafından söylenmiş ve herkes tarafından beğenilen güzel sözlerin bazılarını sizin için bir araya getirdik.
Güzel bir kadın bir mücevher, İyi bir kadın bir hazinedir.
İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır!
Gönlünün dertli olmasını istemezsen, dertli gönülleri dertlerinden kurtar.
Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir.
Kendi ahlakını düşmanından dinle; dostun gözünde her yaptığın iyidir.
Şarap sarhoşu gece yarısı, sakinin sarhoşu ise mahşer sabahı uyanır.
Meyvelerle yüklü dal, başını yere kor. Meyvesiz ağaca kimse taş atmaz.
On derviş bir kilimde uyurken iki padişah bir dünyaya sığmaz.
Kalbi kırıkların hatırını sor, Onları sevindir. Bir gün senin de Gönlün incinir.
Kişi bu, alçak dünyaya tenezzül etti mi, bala kapılmış sineğe döner.
Halkın bahçesinden padişah bir elma yerse, adamları ağacı kökünden sökerler.
Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan, sana insan demek yakışık almaz…
Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki ileride koyun gibi güdülmesinler.
Her ormanı boş sanma belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur.
Methü senâ ipiyle kuyuya inme, Hatem gibi sağır ol da kendi ayıplarını dinle…
Yarasanın gözü gündüz göremiyorsa, güneşin ne günahı var bunda?
Doğru söyleyip zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir.
Büyük kalarak yaşamanın şartı odur ki her küçüğün kim olduğunu bilesin.
Konuşmadan bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, dilini tutamayan kimseden daha üstündür.
Kesme nevanı; içine salsalar da keder. Kırılsa gönül medd ü cezr ile hepsi geçer, hepsi geçer.
İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni!
Yağmurun temiz tabiatında yokken aykırılık, bahçede lale biter, kıraç toprakta diken.
Kendisinden fazlasıyla iyilik gördüğün kimseye fenalık etmen insanlık değildir.
Padişahken zulmedersen, padişahlıktan sonra dilenci olursun.
İnsan ruhunu iki şey karartır: susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.
Gönlünün perişan olmasını istemiyorsan, perişan olanları gönlünden çıkarma.
İnsan dilini tutup konuşmadıkça, ayıbı da hüneri de gizli kalır.
Söyle mürüvvetsiz eşek arısına, bal vermez madem, sokmasın bir de.
Üç şey sürekli kalmaz; ticaretsiz mal, tekrarsız bilgi, cesaretsiz iktidar.
Efendi davul sesi ile uyanıyor, bekçinin gecesi nasıl geçti, nereden bilecek.
El alemi ayıplarıyla anan bir kimsenin, senden de teşekkürle bahsedeceğini zannetme!
Girerse hasta öküzün biri otlağa, bulaştırır hastalığı bütün köy öküzlerine.
İnsanın her nefeste iki defa şükretmesi lazım. Biri nefes aldığı için, diğeri verdiği için. Çünkü verip almamak, alıp vermemek var.
Ey insanoğlu! Adının unutulmamasını istersen, çocuğuna ilim, hüner, marifet öğret ve onu akıllı fikirli yetiştir. Böyle yaparsan, arkanda seni rahmetle anan bir kişi bırakmış olursun.
İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmalısın ki, ölülerin nasihatini duyabilesin.
Ne kadar okursan oku; bir bilgine yakışır şekilde davranmadığın sürece, cahilsin demektir…
Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, eleştirin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.
Eşeğini düşman, vergisini de sultan alıp gittikten sonra o memleketin tacında, tahtında ikbal kalır mı?
Emrindekileri bağışlamasını bilmeyenler, bir gün bu insanların affına muhtaç olurlar.
Eskiden dünyada, görünüşte dağınık ama iç dünyaları derli toplu insanlar vardı. Oysa şimdikilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık.
Tek ırmak kenarından sıcak su iç de ekşi suratlının soğuk gül şerbetini içme.Yüzü safra gibi karmakarışık olan bir adamın ekmeğini tatmak haramdır…
Kabirlerinde rahat yatıp uyuyanlar, yeryüzünde halkı rahat tutanlardır.
Varlığı perişan olan kimse ne tiz’i fark eder, ne pes’i. O, bir kuşcağızın ötmesiyle de feryada gelir…
Tahammül sana önce zehir gibi görünür. Fakat tabiatına kök salınca bal kesilir…
İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın; çok yaklaşma yanarsın!
Kurdun kafasını, halkın koyunlarını paraladıktan sonra değil, önce kesmek gerekir.
Ey akıl sahibi! Gül dikenle beraber bulunur. Senin dikenle ne işin var, gülü demet yap… Eğer tabiatında yalnız kusurları görmek varsa tavus kuşunda çirkin ayaktan başka bir şey göremezsin.
Ekmek yerine güneş olsa sofrasında, güneş yüzü görmezdi kimse kıyamete dek cihanda.
Asık suratlıdan bir şey isteme, onun kötü huyundan elem duyarsın. Gönlünün gamını anlatacaksan bir kimseye anlat ki, yüzünü görünce ferahlayasın.
Salih adam dilenirse ancak kendi nefsinden dilenir ve ondan hırsı terk etmesini ister. Çünkü her saat “ver” diyen bir nefis, sahibini zillet içinde köy köy dolaştırır…
Öğüdü, tesir etmeyeceğini bildiğin bir kimseye verme, ey şaşkın. Elinden dizgini kaçırmış olan zavallıya, “oğlum yavaş sür” denmez…
Düşman bir kusur bulunca, büyüklerin kalplerini dağlar. Ateş, ufacık şeyle de alevlenir. Fakat koca koca ağaçları tutuşturmak mümkündür…
Sel heybetle aktığı için yukarıdan aşağı tepesi üstü düşer. Hâlbuki çiğ damlası küçük ve âcizdir; bu sebeple gökyüzü onu muhabbetle alır, ayyuka çıkarır…
Soysuzlara karşı soysuzluk etmek mümkündür. Lâkin insan olanın elinden köpeklik gelmez…
Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Büyük planda hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.
Bir gece sevdiğim içeri girdi. Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği mumu söndürdü. Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu: ben gelince neden ışığı söndürdün? Dedim ki: güneş doğdu zannettim…
Ey fakir! Sen halk yolunda oyun çocuğu sayılırsın. Büyüklerin eteğini bırakma. Mayası bozuk kişilerle düşüp kalkarsan, izzet ve vakalarını kaybedersin. O halde büyüklerin eteğine yapış. Talebeler çocuktan daha acizdir. Hocalar ise muhkem duvar gibidir. Yeni yürüyen çocuk duvara tutunarak yürür. Sen de yeni yürüyen çocuk gibi alimlerin muhkem duvarına tutunarak yürü.