Yaşam

Bir Aşk Hikayesi; Leyla İle Mecnun

Leyla ile Mecnun’un dillere destan aşkı, dünyevi sınırları aşarak ilahi bir boyuta ulaşıyor. Fuzuli'nin kaleminden ölümsüzleşen bu aşk destanı hakkında her şey.

Leyla ile Mecnun, edebiyatın en etkileyici aşk hikayelerinden biridir. 10. yüzyılda kök salan bu destan, Fuzuli’nin kaleminde zirveye ulaşmış ve dünyevi aşkın ötesinde ilahi bir aşka dönüşmüştür. Mecnun’un Leyla’ya olan tutkusu, sadece bir sevdanın değil, aynı zamanda ruhun sonsuz arayışının da simgesi haline gelmiştir. Bu hikaye, aşkın insanı maddi dünyadan soyutlayarak daha derin bir ruhsal boyuta taşıdığını en güçlü şekilde vurgular.

takipçi satın al

Dillere Destan Bir Aşk

Dillere Destan Bir Aşk

Edebiyatta 10. yüzyılda  çok yaygın bir hale gelmiş, Mecnun’a ait olduğu söylenen şiirlerin arasına nesirler de eklenerek hikaye haline getirilmiş. Bu konu daha sonra Fars ve Türk edebiyatlarında da şiir olarak işlenmiş.

İstek Üzerine Bir Mesnevi

İstek Üzerine Bir Mesnevi

Fuzuli, Leyla ile Mecnun Mesnevi’sini istek üzrenine yazmıştır. Kanuni Sultan Süleyman Bağdat şehrini ele geçirdikten sonra burada toplanan bilim ve sanat adamları, Fuzuli’den, bu türde bir eser yazmalarını istemişler, bunu bir çeşit sınanma sayan Fuzuli de 1535 yılında eserini tamamlayıp Bağdat valisi Süleymani Paşa’ya sunmuştur.

Hikayenin Konusu

Hikayenin Konusu

Leyla ve Kays (Mecnun’un asıl adı) medrese yıllarında birbirlerine aşık olmuşlardır. Kısa zamanda her yere yayılan bu aşkı duyan annesi Leyla’yı okuldan alır ve Kays’la görüşmesini yasaklar. Ayrılık ıstırabıyla mahvolan Kays halk arasında Arapçada “deli” anlamına gelen “Mecnun” diye anılmaya başlar. Bu sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun’a birçok kişi Leyla’yı unutmasını söyler; ancak onun için kainat artık Leyla’dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan vazgeçmez.

Hatta dedesi onu bu dertten kurtulmak üzere Allah’a yakarması için Kabe’ye götürür; ama o tam tersine derdinin artması için dua eder. Hem Leylâ’nın hem Mecnun’un halleri gittikçe perişanlaşmaktadır. Başkasıyla nikahlandırılan Leyla, kocasından kendisini uzak tutmak için bir hikâye uydurur ve bir süre sonra adam ölür. Bu sırada Mecnun çöldedir ve aşkın bin bir türlü cefasıyla yoğrulmaktadır. Dünyayla bütün bağlantısı kesilir ve sadece ruhuyla yaşar hale gelir. Leyla’nın vücudu da dahil olmak üzere bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir. Bir gün Leyla çölde onu bulur ama Mecnun onu tanımaz ve “Leyla benim içimdedir, sen kimsin?” der.

Leyla, Mecnun’un ulaştığı mertebeyi anlar ve evine geri döner ve üzerinden fazla zaman geçmeden Leyla hayata gözlerini yumar. Mecnun, onun mezarına uzanır ve canından can gitmiş gibi hıçkıra hıçkıra ağlar. Yaradana feryat figan dualar ederek canını almasını, kendisini Leyla’sına kavuşturmasını ister. Duası kabul olur, göklerin gürlemesiyle birlikte Leyla’sına kavuşur aşıklar aşığı Mecnun.

Hikayenin Sonu ve Gerçek Kahramanlarımız

Hikayenin Sonu Ve Gerçek Kahramanlarımız

Bu hikayenin sonunda, seven ve sevilen bir olmuşlardır. Aşık kendini madde dünyasından tamamen soyutlamayı başarmış ve sevdiğine ulaşmıştır. Bu noktadan sonra seven ve sevilen diye iki farklı kişiden bahsetmekte yanlıştır; ruhlar ilahi visale (ilahi kavuşmaya) ulaşmışlardır. Bu yüzden artık Mecnun sevdiğini kendinden dışarıda aramamaktadır, bu dünyayı onun yeri kabul etmemektedir. Bu mesnevide Fuzûli, dünyevi aşkı bir basamak olarak kullanıp onun üstünden maddeden ayrılıp tamamen ruha ait olan ilahi aşkı anlatır.

sevda öztürk

1990 Antalya doğumluyum, magazin, sinema haberlerini yakından takip eder, onlar hakkında güncel haberler ve içerikler yayınlıyorum. Sozturk@gmail.com adresinden tarafıma ulaşabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Gerçekten güzel bir aşk hikayesi. Şimdilerde çoğu aşkın çıkar üzerine kurulu olduğunu düşünürsek bunlar anca hikayelerde oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu