Instagram takipçi satın al
Faydalı BilgilerListeler

Bronzlaşma Nedir? Nasıl Bronzlaşırız?

Ultraviyole (UV) yani Radyasyon, Güneş’ten doğrudan gelen radyant enerjinin bir şekli Bronzlaşma‘dır. Bronzlaşma ile ilgili detaylar yazımızda.

istanbul temizlik şirketi

Bronzlaşma;

Ultraviyole (UV) yani Radyasyon, Güneş’ten doğrudan gelen radyant enerjinin bir şekli Bronzlaşma‘dır. Güneş elektromagnetik spektrum diye bilinen bir dizi enerjiyi yayar. Ultraviyole (UV) Radyasyon, Dünya’nın yüzeyine erişen Güneş enerjisinin doğal bir parçası olmakla beraber, daima zararlıdır.

UV Radyasyonunu Nasıl Farkedebiliriz?

UV Radyasyon’unu ne görebiliriz nede hissedebiliriz, fakat vücudumuzdaki etkilerini hissedebiliriz. UV ışınları, dalga boylarına göre sınıflandırılımaktadır. UV-A, UV Radyasyon’un en az zararlı şeklidir. Dünya’ya büyük miktarlarda erişim sağlar . Çoğu UV-A ışınları, ozon tabakasının içersinden doğrudan geçmektedir.

UV-B Radyasyonu Nedir?

UV-B Radyasyonu Nedir?

UV-B Radyasyon, potansiyel olarak çok zararlı bir Radyasyon türüdür. UV-B Radyasyon’unun çoğu stratosferde ozon tarafından yutulmaktadır. UV-C Radyasyon, çok enerjik olduğundan potansiyel olarak en fazla zararlı olan Radyasyon’dur. Stratosferde oksijen ve ozon tarafından yutulur ve asla Dünya yüzeyine erişme imkanı olmaz.

UV-A’da Ortaya Çıkabilecek Riskler;

UV radyasyondan zararın esas olarak spektrumun UV-B sınıfından gelmesine rağmen, eğer yeterli miktarlarda bu Rafyasyon türüne maruz kalınlığında UV-A da bazı riskler ortaya çıkarır. Işınların vücudumuzda etkiledikleri alanların sınıflandırılmasında: Güneş ışınları uzun (infrared) ve kısa dalgalardan (UV-A, UV-B ve UV-C) oluşabilmektedir.

UV-A ışınının dalga boyu, 320-380 nm’dir ve derinin derin tabakalarına (dermis) ulaşıp ve yayılır. UV-A ışını, yıl boyunca ve gün içinde değişik saatler içerisinde, mevsimlerde veya hava koşullarında değişmeksizin etkili olabilmektedir. UV-B ışının dalga boyu, 290-320 nm’dir ve derinin üst tabakasındaki (epidermis) etkilemektedir.

UV-B Işınlarının Yoğunluk Bölgeleri

UV-B Işınlarının Yoğunluk Bölgeleri;

UV-B ışını, yaz aylarında ve yüksek rakımlı yerlerde daha yoğun olabilmektedir. Gelen UV radyasyon, Dünya üzerindeki yüzeylerden yansımaktadır. Yansıyan UV; eğer maruz kalınma süresi uzun olursa, İnsanlara, hayvanlara ve bitkilere zarar verebilmektedir.

Çoğu yüzeylerde, UV radyasyonu farklı derecelerde yansır. Kar, UV radyasyonun %85’in üstünde bir miktarla en yüksek bölümünü yansıtmaktadır. UV radyasyonu, yükseklikle birlikte’de artar, bu nedenle de kayakçılar ve dağcılar (dağa tırmananlar)’ın dikkat etmeleri gerekmektedir.

UV-B Işınlarının Diğer Yansıma Seviyeleri;

Kuru kum ve beton %12’nin üzerinde UV-B yansıtabilir. Su ise sadece bunun %5’ini yansıtabilmektedir. Kumlu sahillerde güneş banyosu yapan insanlar, bir parkta yeşil çimenler üzerinde güneşe maruz kalan insanlardan %10’un üzerinde daha fazla UV-B alabilmektedirler. Güneşli bir günde hafif esen bir rüzgar, sizin serinlemenize yardımcı olabilir, fakat bu sizin cildinize etki eden UV miktarlarını değiştiremez.

Güneş’e Çıkılması Uygun Olmayan Vakitler;

Güneş ışınlarının en şiddetli olduğu zaman yani öğlen saatlerinde (11.00 ile 15.00 arasında) güneşe çıkmamaya dikkat ve özen gösterilmelidir. Mümkün olduğunca Gölgede bulunan yerlerde oturulmalıdır. Şemsiye, şapka gibi güneşten koruyucu eşyalar kullanılmalı; açık renkli giysiler giyilmelidir. Güneşten koruyan ürünler bilinçli bir şekilde özenle kullanılmalıdır.

Güneşten Koruyan Kremlerin Kullanım Şekli;

Erişkinler, deri tiplerine göre farklı koruyan ve faktör içeren ürünler kullanabilirler, ancak küçük çocuklarda deri tipine bakılmaksızın yüksek faktör içeren ürünler kullanılmalıdır. Güneşten koruyan kremler vb… ürünler, güneşe çıkılmadan yarım saat önce deriye düzgün bir şekilde uygulanmalıdır. Yani deriye yeterli miktarda ve kalınlıkta sürülmelidir. Bu ürünler deriye eşit miktarda yedirilerek ve gerekirse; sık havuza veya denizin içine girmek, havlu ile kurulanmak ve terlemek gibi durumlarda gün boyunca bunlar uygulanmalıdır.

Yüz, omuz, ense ve boyun gibi daha yoğun olarak güneş ışınlarından etkilenen taraflar, güneşten koruyan ürünler kullanılarak bu bölgeler özellikle korunmalıdır. Tedavi amacı ile Doktor tarafından verilen bazı ilaçlar örn.(doğum kontrol ilaçları, antibiyotikler vb…) derinin güneş ışınlarına karşı duyarlılığını etkili bir şekilde arttırmaktadır. Bu durumda kişi, Doktor’un verdiği önerilerden hareket ederek güneşten sağlıklı bir şekilde korunabilir.

Bronzlaşma ve Cilt Kanseri İlişkisi

Bronzlaşma ve Cilt Kanseri İlişkisi;

Son yapılan bilimsel araştırma ve incelemelerde, Bronzlaşma ile cilt kanseri arasında doğrudan bir ilişkinin var olduğunu ortaya koydu. Bu sebeple özellikle yaz mevsiminde sağlıklı bronzlaşma yöntemleri konusunda kamuoyunu – insanları uyaran Sağlık örgütleri, çocukların ve açık tenli kişilerin güneş ışığından korunması gerektiğini söylemekte ve uyarmaktadır.

Kanser riski yanında Güneş, ciltte erken yaşlanmaya neden olabilmektedir. Uzun süre yapılan güneş banyoları, deride zamanla incelme, elastikiyetin bozulması yani(kırışıklık), kuruluk, pigmentasyon değişikliği, kılcal damarların belirginleşmesi, fotoyaşlanma ve deri kanserinin oluşma riskinin artmasında büyük rol oynamaktadır.

Deri kanserine yakalanan hastaların geçmişlerinde, özellikle çocukluk dönemlerinde 2 veya 3 kez ciddi Güneş yanıklarına maruz kaldıkları bilgisi vardır. Dermatologlar, cilt kanserine yakalanma riski açısından cilt tiplerini 6 veya 7 kategoride ele almışlardır:

Keltlere Özgü Olan Solgun, çilli Cilt Tipi:

Mavi veya yeşil gözlü olanlar; sarı veya kızıl saçlılar. Bu kişilerde bronzlaşma olmaz, yalnızca ciltleri kızarır. Cilt kanseri riskleri oldukça yüksek derecededir.

Sarışın Tenlere Özgü Açık Tenliler:

Çil görülebilmektedir; açık renk saçları ve açık renk gözleri bulunanlardır. Ciltleri, hafifçe bronzlaşabilmekle birlikte çok çabuk kızarabilmektedir. Bu özellikte olanlar yüksek risk taşımaktadırlar.

Keltlerden Bir Ton Koyu Olan Tenler

Keltlerden Bir Ton Koyu Olan Tenler:

Bu ten tipindekilerde gözler herhangi bir renk olabilir. Saçlar ise kumraldan koyu kahverengiye uzanan bir renk şeması izler. Bu özellik grubunda olanlar, bronzlaşmadan önce çoğunlukla kızarabilmektedirler. Ancak bronzlaştıklarında ciltleri kahverengi renk yapısına döner. Bu özellikte olanlar orta derecede risk taşırlar.

Akdenizli Tipi Cilde Sahip Olanlar:

Gözler ve saçlar koyu kahverengidirler. Düşük risk taşımaktadırlar.

Hintliler, Uzak Doğulular ve Pasifik Adalarında Yaşayan İnsanlar:

Bunlarda risk oranları diğerlerine göre çok düşüktür.

İlginiz Çekebilir

Serap Yılmaz

Magazin ve ünlüleri yakından takip eden yazar, Türkiye ve dünya gündeminde yaşanan magazinsel olayları okuyuculara aktarıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu