Sahurda Nasıl Beslenmeliyiz?

– Mutlaka sahura kalkıp bizleri gün boyu tok tutacak besinleri almalıyız. Yani kısaca söylemek gerekirse yumurta, peynir tarzı protein ağırlıklı ve insanları tok tutan besinleri tüketmeliyiz. Tabi bunların yanısıra bol su ve meyve tüketmenin faydaları saymakla bitmez. Bilinenin aksine akşamdan kalan yemekleri yemek o kadarda sağlıklı olmayabilir. Sahurda mümkün olduğunca makarna, pilav, et ve börek gibi yağlı – tuzlu yiyeceklerden uzak durmamız gerekmekte. Kısaca özetlemek gerekirse sahurda kahvaltı tarzı beslenmek daha sağlıklı olacaktır.

İftarda Nasıl Beslenmeliyiz?

– Uzun bir süre aç kaldıktan sonra insanlar hızlıca yemeğini yiyip karnını doyurmak istiyor. Ancak bu durum yanlıştır. Mümkün olduğunca yemeğimizi iki periyot halinde yemek daha sağlıklı olacaktır.

– Orucumu ise hurma,zeytin veya suyla açmak sağlıklı yaşam için önerilendir. Orucumuzu açtıktan sonra yemeğin ilk periyodunda çorba ve salata tüketip 15 ile 20 dakika bekledikten sonra ana yemeğe geçmeniz sizin için daha yararlı olacaktır.

– Karnımızı doyurduktan sonra Ramazan Aylarında soframızdan hiç eksik olmayan tatlılara geldi sıra. Tabi gün boyu aç kaldıktan sonra insanların şeker ihtiyacı oluyor ve tatlı yiyerek bu ihtiyacı gidermeye çalışıyor. Ancak bizler şerbetli tatlıların yerine sütlü tatlıları öneriyoruz.

– Ramazan Ayında her bireyin yapması gereken bir diğer aktivite de spordur. Akşama kadar aç kaldıktan sonra birden yemek yiyoruz ve vücudumuz ağırlaşıyor. Be sebeple spor salonlarına gitmek tabi ki yararlı olacaktır. Ancak maddi açıdan spor salonuna gidemeyen birçok vatandaşımız var. Tabi onlarda evde yatmayacak. Yemeği yedikten sonra 1 saat sonra çıkıp 30 – 45 dakika hızlı tempoda yürümesi birey için yararlı olacaktır. Tabi teravih namazına gitmek sizin için iyi bir alternatif olabilir. Tercih size kalmış …

Bunların yanı sıra Ramazan Ayında ilk günlerde baş ağrısı ve halsizlik olabilir. Bu durum normal karşılanmaktadır. Endişelenmeye gerek yoktur. Ancak bu belirtiler 2 – 3 gün içerisinde son bulması gerekir. Eğer şikayetiniz devam ederse doktora görünmeniz yararlı olacaktır.

Bu yazı Ramazanda Nasıl Beslenmeliyiz? ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

İşlenmiş gıdalardan uzak durun

Cips, gofret gibi işlenmiş gıdalar özellikle iftar sonrası gece atıştırmalarında çok çekici görünebilir ancak zararlı katkı maddeleri içerirler ve sizi oruç sırasında çabuk acıktırır ve susatırlar. Bunlar yerine iftar sonrası atıştırmak için taze sebze ve meyveleri, çiğ badem ya da ceviz gibi çerezleri tercih edin.

Üç beyazdan uzak durun

Beyaz ekmek, beyaz pirinç, rafine şeker gibi gıdaların yerine daha besleyici, kan şekerini düzenleyerek acıktırmayı geciktiren tam tahıllı ekmek, kepekli pirinç, esmer şeker tercih edin. İşlenmemiş, lifli gıdalar hem sağlıklıdır hem de uzun süre tok tutar.

Vücudunuzu susuz bırakmayın

Özellikle Ramazan ayının yaz mevsimine denk geldiği dönemlerde vücudu susuz bırakmamak çok önemlidir. Oruç sırasında kaybettiğimiz sıvıyı geri almak için iftar ve sonrasında karpuz, kavun, salatalık, bitki çayları, taze sıkma meyve suları ve bolca suyla vücudumuza sıvı depolamalıyız.

Kızartma ve tatlıyı sınırlayın

Kızartma, tatlı gibi ağır yiyecekler sindirimi güçleştirir, uzun süre aç kaldıktan sonra bunlara yüklenmek mideyi zorlar. Kızartma yerine fırında pişirmeyi, işlenmiş tatlılar yerine ise şeker ihtiyacınızı taze meyve, bal gibi doğal gıdalardan sağlamaya çalışın.

Karbonhidratı azaltın

Özellikle kepeksiz makarna, beyaz pirinç, beyaz ekmek gibi rafine karbonhidratlar çabuk acıktırır ve kilo alımına sebep alır. Bunların tüketimini kısıtlayın ve yanında bakliyat ya et gibi protein içerikli yiyeceklerle birlikte tüketin.

Bu yazı Ramazan’da sağlıklı beslenme için 5 öneri ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Pek çok farklı şekilde kullanılabilen ıspanak, çorbalarda, salatalarda kullanıldığı gibi başlı başına bir yemek olarak da tercih edilebilir. Kaynatılarak suyu içilir ise vücuda zindelik ve kuvvet verir. Cilt bakımı ve güzellik konusunda da pek çok faydası bulunan ıspanak kaynamış sütle ezilip püre yapılarak yüz ve boyun bölgesine uygulanabilir. Bu sayede cilde pürüzsüz ve parlak bir görünüm kazandırır. Etkili bir maske olarak kullanılarak sivilce tedavisine yardımcı olur.

Bileşiminde A, C, B ve E vitaminleri bulanan ıspanak, beyin fonksiyonlarını iyileştirir ve yorgunluğu giderir. Demir yönünden zengindir ve kansızlık tedavisini destekler. Yine kalp-damar hastalıklarına ve soğuk algınlığına karşı koruma sağlar. Yaşlanmaya bağlı görme bozukluklarında, felçte ve yüksek tansiyon rahatsızlıklarında katkı sunar.

Tıpkı lahana, brokoli ve fasulye gibi antioksidan etkisine sahiptir. Bu sayede kansere yakalanma riskini azaltır. İyot ve fosfor mineralleri yönünden güçlüdür. Hamilelik döneminde son derece faydalı olup çocuk gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. İşte sizler için bütün bu faydaları eşsiz bir lezzetle alabileceğiniz bir tarif sunuyoruz: Fırında ıspanak mücver tarifi.

Fırında Ispanaklı Mücver Tarifi İçin Malzemeler

Kısa sürede hazırlayarak ikrama hazır hale getirebileceğiniz 12 dilimlik fırında ıspanaklı mücver tarifi için malzemeler şunlardır:

• 500 gram ıspanak (ayıklanmış ve temizlenmiş)
• 2 adet yumurta
• 7-8 dal taze soğan
• 3 yemek kaşığı un
• 50 gram ezine peyniri
• 5 yemek kaşığı lor peyniri
• 1 çay kaşığı tuz
• 1 çay kaşığı karabiber
• 1 çay kaşığı toz kırmızı biber
• 1/2 çay bardağı zeytinyağı

Üzeri için:

• 1,5 su bardağı kaşar peyniri

Fırında Ispanaklı Mücver Tarifi Yapılışı

Malzemelerimiz hazır olduğuna göre artık Fırında Ispanaklı Mücver Tarifi yapılışına geçebiliriz. Börekleri kıskandıracak bir mücver tarifi için şu adımları takip etmeniz yeterlidir:

1. İlk olarak ıspanakları derin bir kaba alın. Üzerine 2 adet yumurtanızı kırın. Taze soğanlarınızı da ince ince doğradıktan sonra kaba ilave edin.
2. Peynirleri, unu, tuzu, karabiberi, zeytinyağını ve kırmızı biberi de ekleyin. Sonra da bir güzel karıştırın.
3. Tamamen karışan karışımınızı hafifçe yağlanmış bir borcama dükün.
4. Hazırladığınız karışımı önceden 180 derecede ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Yaklaşık 20 dakika yeterli olacaktır. Sonra fırından alın ve üzerine rendelenmiş kaşarı serpin. Tekrar fırınlayın ve kaşar kızarana kadar fırında tutun. Bunda da yine bir 10 dakika kadar fırında kalması yeterli olacaktır.
5. Fırından alın ve dilimleyerek sıcak sıcak servis edin.

Afiyet olsun…

Bu yazı Fırında Ispanaklı Mücver Tarifi ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Jelibon ve jelibon türü yumuşak şekerler, yumuşacık, çeşit çeşit şekil ve aromalara sahip olmasının yanında rengarenk görünümleriyle de ilgi çekici bir hal alıyor ve sadece çocukların ilgisini çekmiyor! Bazı yetişkinler tarafından bile bayılarak tüketilen abur cuburlardan birisi olan jelibon aslında hayvansal gıdalardan üretilen bir şekerlemedir. Yapımında büyük baş hayvanların etten sıyrılmış ve işe yaramayan kemiklerinin uzun süre kaynatılarak yapışkan ve uzayan bir hal alması sağlanır. Sonrasında bu jelatin maddesine çeşitli gıda boyaları, tatlandırıcılar ve meyve aromaları da ilave edilir.

Jelibon Yararlı Mıdır? Zararlı Mıdır?

Jelibonun yararlı mı zararlı mı olduğu konusu halen tartışılmakta. Ancak her ne kadar jelatin bulundurduğu için faydalı olduğunu savunanlar olsa da genel olarak şeker ve renklendirici içerdiğinden zararlı olduğu kanısı baskınlığını koruyor. Yararlarını savunanlar için;

• Yapımında kullanılan hayvansal kaynaklı jelatin kemiklere ve eklemlere önemli bir fayda sağlıyor.
• Kemik erimesi hastalığının önüne geçerken eklem rahatsızlıklarını hafifletiyor.
• Sindirimi kolay bir şekerleme olarak görülüyor.
• Cildin genç kalmasına yardımcı oluyor.
• İçerisinde 15 farklı aminoasit bulunduğundan vücudu kansere karşı direnç kazandırıyor.
• Kolestrol ve pürin içermiyor.
• E kodsuz ve katkısız gıda maddesi olarak biliniyor.
• Yüksek konsantrasyon için fayda sağlıyor.

Gel gelelim ki ister ekşi ister tatlı olsun her tür jelibon ve türevi yumuşak şekerler çoğunlukla zararlı kabul ediliyor ve sağlığımız açısından risk taşıyor. İçeriğinde şeker ve boyar madde bulunduğunu üreticiler de kabul ediyor. Bu nedenle aşırı tüketiminden uzak durulması gerektiği konusunda sadece uzmanlar değil üreticiler de uyarıyor. Özellikle gelişme çağındaki çocuklar, hareketsiz yaşamı olan kişiler ve yaşlıların bu şekerlemeleri tüketiminde dikkatli olmaları gerekiyor. İşte zararlı olduğu görüşünün kabul gördüğü bu şekerlemelerin zararlı yanları;

• Aşırı jelibon tüketimi dişlerde çürümelere sebebiyet veriyor.
• Sürekli yenmesi durumunda içerisindeki şeker iştahı kestiğinden düzenli beslenme sorunları ortaya çıkıyor. Bu durum da çocuklarda obeziteye neden olabiliyor.
• Çocuklarda bulantı ve ishale yol açabiliyor.
• Yetişkinlerde fazla tüketimi sonucunda yüksek kolestrol, cilt problemleri, alerji gibi sorunları beraberinde getirebiliyor.
• Başta mide kanseri olmak üzere bazı kanser türlerini tetikleyen maddeler içerebiliyor.
• Çok fazla şeker içerdiğinden şeker hastalarının tüketmeleri sonucu kan şekerlerini yükseltecektir.
• Kesin bir kanı olmamakla birlikte erkeklerde östrojen hormonunu arttırarak meme büyümesine yol açtığı söylenmektedir.
• Erkeklerde iktidarsızlık gibi birçok cinsel soruna neden olabilmektedir.

Evde Rahatlıkla Hazırlayabileceğiniz Ev Yapımı Jelibonlar

Vişneli jelibon Tarifi

Malzemeler: 1 su bardağı vişne suyu, 1 kase toz şeker ve 1 yemek kaşığı agar agar tozu.

Yapılışı: Bir tavanın içine vişne suyunu dökün veiçine şekeri ilave ederek tahta bir kaşıkla kaynayana kadar karıştırmaya başlayın. Kaynamaya başlayınca agar agar tozunu ekleyerek bir süre daha karıştırın. Daha sonra şekil vermek istediğiniz kapların içine boşaltarak donmasını bekleyin. Donduğunda kaptan çıkarıp afiyetle ve gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.

Not: Agar agar su yosunlarından elde edilen bitkisel bir jelatindir ve jelibonlarımızın katılaşmasını sağlar.

Portakallı Jelibon Tarifi

Malzemeler: 4 adet portakal kabuğu, 1 su bardağı şeker, 1 su bardağı portakal suyu, 1 su bardağı su, limon tuzu ( limon suyu da olur) , tuz ve bulamak için şeker.

Yapılışı: Portakal kabuklarını şerit şerit solucan jelibonlar gibi kesip buzdolabı poşetine koyarak bir gece buzlukta bekletin. Ertesi gün 1 tatlı kaşığı tuzla 10 dakika kaynatın. Ocaktan aldığımız karışımı süzerek soğuk suya atın ve bunu en az 3 kez tekrarlayın. Kabuklar iyice, su azalıncaya kadar kaynadıktan sonra biraz limon tuzu ya da limon suyu ilave edip su tamamen bitene kadar kaynatmaya devam edin. Ocaktan alarak yağlı kağıt üzerine dizin ve yiyeceğiniz zaman toz şekere bulayın. Afiyet olsun…

Dilediğiniz Meyve Aromalı Yapabileceğiniz Bitkisel Jelibon Tarifi

Malzemeler: 100 ml kadar dilediğiniz meyve suyu, 6 tatlı kaşığı agar agar ( bitkisel jelatin), 1 yemek kaşığı limon suyu ( yoksa limon tuzu da olur), 1 yemek kaşığı esmer veya beyaz şeker (şekerlerden dilediğin ikisinden birini seçebilirsin)

Yapılışı: Seçtiğiniz meyve suyunu ve agar agarı (jelatini) tavaya alın ve kısık ateşte karıştırmaya başlayın. Jelatin eriyene kadar karıştırın fakat kaynamamasına dikkat edin. Daha sonra limon suyuna veya limon tuzunu ve şekeri katarak şeker tamamen eridikten ve karıştıktan sonra ocağın altını kapatarak ocaktan alın. İstediğiniz kalıplara dökerek buzdolabının ayarına bağlı olarak 2 veya 3 saat buzdolabında bekletin. Donduklarında kalıplardan çıkartarak afiyetle yiyebilirsiniz!

Bu yazı Jelibonlar Sağlıklı Mıdır? Jelibon Tarifleri! ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Filtre kahve makinası çeşitleri temel olarak iki farklı kullanım opsiyonuna sahiptir. İki farklı kullanımı bulunan filtre kahve makinelerinin bazılarının demleme bölümünde kendine ait filtresi mevcuttur, bazılarında ise filtre kahve kağıdı demleme bölümüne yerleştirilerek kullanılır. Her iki kullanımda da kahvenin aromasını ya da yoğunluğunu etkileyen bir farklılık bulunmaz. Tek tuşla dilediğiniz porsiyonda lezzetli kahveler elde edebileceğiniz filtre kahve makineleri ile günün dilediğiniz saatinde damak zevkinize uygun kahveyi birkaç dakika içerisinde hazırlayabilirsiniz.

Filtre kahve makinası kullanımında yapmanız gereken birkaç işlem bulunur. İlk olarak demlik bölümü filtresiz ile demlik boyutuna uygun bir kağıt filtre yerleştirilir. Kağıt kahve filtresi boyutları 4 ve 8 olarak kategorize edilir. Ardından ölçek yardımıyla uygun boyutta çekilmiş kahve demliğe eklenir. Hazırlamak istediğiniz miktara bağlı olarak su haznesine su eklenir. Demleme tuşuna basılır ve birkaç dakika içerisinde sıcacık kahveniz hazır!

Damak Zevkinize Uygun Kahve Aroması

Filtre kahve, kahvenin en yoğun hissedildiği kahve türlerinden biri olduğundan birçok kişinin favori içecekleri içerisinde yer alır. Filtre kahve, french press ya da filtre kahve makineleri yardımıyla demlenir. Filtre kahve makinelerinin belirli modellerinde yer alan aroma seçim özelliği, kahvenizin sertlik seviyesini damak zevkinize uygun bir şekilde seçmenize yardımcı olur. Buna ek olarak güne yoğun aromalı bir filtre kahve eşliğinde dinç bir başlangıç yapabilir, öğle saatlerinde yumuşak içimli bir fincan kahve ile güne ufak bir mola verebilirsiniz.

Kahvenin her türüne varım diyorsanız, türk kahve makinası modellerine göz atabilirsiniz. Türk kahvesi makineleri, iki fincanlık kapasiteye sahip olabildiği gibi, tek hazırlamada dört fincana kadar türk kahvesi elde edebileceğiniz modelleri de kapsar.

Filtre kahve makinesi seçimi yaparken kahve tüketme sıklığınızı veya ev hanesindeki kişilerin tüketim alışkanlıklarını baz alarak sizin için en uygun boyuta sahip modeli kolaylıkla bulabilirsiniz. Sürahi boyutu bu kriterlere uygun olduğu takdirde tek demlemede dilediğiniz kadar porsiyonda kahve elde edebilirsiniz. 0.75 litre gibi büyük sürahili makineler, sıkça misafir ağırlayan kişiler için de uygun bir seçenektir.

Keyifli Kahve Molaları İçin Karaca Filtre Kahve Makinesi

Filtre kahve makinası fiyatlarını belirleyen farklı kriterler bulunur. Sürahi boyutu, fonksiyonel özellikler, kullanım türü ve zamanlayıcı özelliği olup olmadığı, filtre kahve makinelerini etkileyen kriterlerden bazılarıdır. Tabanında ısıtma fonksiyonunun yer alan modeller, kahvenin demlenmesi tamamlansa dahi belirli bir süre daha kahvenizi sıcak tutmanıza yardımcı olur.

Temponuza bir fincan kahveyle mola vermek veya koyu sohbetlere hoş bir kahve ikramıyla keyif katmak için filtre kahve makineleri arasında tercih edebileceğiniz çeşitli modeller bulunur. Bununla birlikte bu makineler fonksiyonlarının yanı sıra estetik tasarımları ile de dikkat çeker.

Karaca kahve makinası çeşitleri içerisinden filtre kahve yapımına uygun modellere göz atabilir, ihtiyacınıza uygun makine ile lezzetli kahveler elde edebilirsiniz. Beğendiğiniz filtre kahve makinesi modelini 3D/AR teknolojisi ile evinizde görüntüleyebilir, geniş renk seçenekleri içerisinden mutfak dekorasyonuna uygun modeli tercih edebilirsiniz. Böylelikle mutfağınıza hem görsel hem de işlevsel olarak şık bir katkıda bulunabilirsiniz.

Bu yazı Evde Filtre Kahve Nasıl Yapılır ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Siyah çay, kahvaltı sofralarından ikindi çaylarına ve akşam yemeklerine kadar ülkemizde en çok tüketilen içeceklerden biridir. Dünyada sudan sonra en fazla tüketilen içecek olmasıyla birlikte Dünya Çay Komitesi’nin hazırladığı raporlar kişi başına çay tüketiminde Türkiye’nin yılda 3,5 kilogramlık bir sayıyla birinciliği aldığını gösteriyor. Raporda ikinci sırayı kişi başına yıllık 2,4 kilogramlık tüketimle Afganistan alırken üçüncü sırayı 2 kilogramlık tüketimle Libya alıyor.

SİYAH ÇAYIN ZARARLARI NELERDİR?

Siyah çay içmek ülkemizde ki sıklığa ve verilere bakarsak bizler için sofralarımızın ve günümüzün bir parçası olmuş durumda. Ancak çay içmek hiç o kadar da masum ve zararsız değil. Siyah çayın fazla içilmesi durumunda bazı zararları olabilir. Bu nedenle tüketiminin neden olabileceği zararlardan kaçınmak için çayı aşırıya kaçmadan, tüketim miktarına dikkat ederek tüketmeliyiz.

• Aşırı siyah çay tüketimi, vücutta demirin emilimini engelleyerek anemiye yani kansızlığa sebep olabilir.
• Çayın içinde bulunan kafein fazla tüketildiğinde tansiyonu yükseltip kalp çarpıntılarına sebebiyet verebilir.
• Aşırı tüketimi vücutta su kaybına neden olur.
• Mide bulantısı, baş ağrısı, sinir bozukluğu gibi sorunlara yol açabilir.
• Kafeinin fazla tüketilmesine bağlı olarak sindirim sistemi uyarılır ve ishal (diyare)’ ye sebep olur.
• Aşırı tüketimi insomnia’ya sebep olabilir. Kişi uykuya dalmada, uykuda kalmada veya uyanmada zorluk çeker. Kişi uyandığında kendini hala yorgun hisseder.
• Böbrek rahatsızlıklarına sebep olur. İçinde bulunan oksalat böbrek taşı oluşumuna neden olur.
• Kişinin mesanesindeki kasları harekete geçirerek baskı yapar ve sık sık idrara çıkmaya neden olur.
• Vücudunuzda ödem ve şişkinliğe sebep olurken bundan kaynaklı sürekli kilo değişimine neden olur.
• Karaciğer ve pankreas için insülin direncini arttırarak zarar teşkil eder.
• Aşırı çay içmek vücudunuzun ihtiyacı olduğu su ihtiyacını hissetmenizi engeller. Bu nedenle vücuda yeterli su alınmazken vücutta bulunan suyu da çekip dışarı atar.
• Eğer dişlerinizde lekelerin oluşmasını ve sararmasını istemiyorsanız çay tüketimini azaltmalı ve her çay içtikten sonra ağzınızı suyla gargara yapmalısınız.
• Gebelik ve emzirme dönemlerinde dikkatle tüketilmesi gereken siyah çay aynı zamanda hamile kalmak isteyenlerinde uzak durması gereken bir içecek.
• Kadınlarda regl öncesi gerginlik sendromuna neden olur. Ruhsal çöküntü, gerginlik, aşırı yorgunluk, hassaslık gibi sorunları ortaya çıkarır.
• Çayı aşırı tüketiyorsanız sıcak içmek yerine ılık içmelisiniz. Yemek borusundan çok sıcak bir şey geçtiğinde kanal zarar görür. Bu durum ileri zamanlarda yemek borusu kanserinin nedenleri arasında gösterilebilir.

SİYAH ÇAY YERİNE HANGİ ÇAYLARI TÜKETEBİLİRİZ?

• Adaçayı: Latince ‘’ iyileştirmek’’ anlamına gelen adaçayı, kan şekerinizi düşürmeye yardımcı olurken, strese çok iyi geliyor ve kişiyi sakinleştiriyor. Vücuttaki zararlı toksinlerden arındırıyor. Kan şekerini düşürmeye yardımcı oluyor. Ayrıca boğaz ağrısı yaşıyorsanız adaçayı tam size göre!
• Papatya Çayı: Uyku sorunu yaşayanlar için birebir olan papatya çayının pekçok yararı vardır. Antibakteriyel, antienflamatuar ve karaciğer koruyucu özellikleri de bulunur. Romatizmal hastalıkların tedavisinde, deri döküntüsüne neden olan cilt rahatsızlıklarında, bağırsak iltihaplanmasının tedavisinde içilmesi fayda sağlar. Kramp giderici bir özelliği vardır. Mikrop kırıcı özelliği sayesinde diş eti hastalıklarına iyi gelir. Aynı zamanda sakinleştirici etkisi de vardır.
• Yeşil Çay: Siyah çay gibi kafein içermez. Güçlü antioksidan özelliğiyle ve kilo vermeye yardımcı rolüyle ün kazanmış yeşil çay kansere karşı korurken kalp sağlığı için de oldukça faydalıdır.
• Hibiskus Çayı: İçerisinde yüksek miktarda C vitamini bulunması bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu nedenle kış aylarında kış çayı olarak daha fazla tercih edilir. Bağırsak hareketlerini arttırarak metabolizmayı hızlandırır. Aynı zamanda iştah azaltıcı etkisi olduğundan kilo vermek isteyenler için birebirdir. Ancak diyabet hastası kişilerin ve hipertansiyon hastası kişilerin bu çayı tüketmemesi önerilir.
• Zencefil Çayı: Bir parça taze zencefili kaynatarak içmenizin size birçok faydası dokunacaktır. Vücutta ağrı kesici bir özelliğe sahiptir. Soğuk algınlığına iyi gelirken öksürüğü giderir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Tadı pek sevilmese de içine tarçın, karanfil veya bal gibi hem antioksidan etkisini arttıracak hem de tadını güzelleştirecek şeyler eklenebilir.
• Ihlamur: Genellikle hastalandığımızda limonla birlikte kaynatıp tükettiğimiz ıhlamurun birçok faydası bulunmaktadır. Gribe, nezleye, öksürüğe iyi gelir. Migren ve sinüzit gibi baş ağrılarını gidermede yardımcı olur. Stresi ve kaygıyı azalttığı için panik atak tedavisinde kullanılır. Karaciğer hastalıklarına ve damar sertliği için birebir olan ıhlamur terleyip vücuttaki toksinleri atmaya yardımcı olduğu için ateş düşürücü bir etkiye de sahiptir.
• Rezene Çayı: Mide spazmlarında ve kasılmalarında oldukça etkilidir. Mide gazının atılmasını sağlar ve reflüye iyi gelir. Anne sütünü arttırır ve iştah açıcı bir özelliği vardır. Bağırsakların temizlenmesini sağlar. Libidoyu arttırır. Ayrıca diş ağrılarının hafifletilmesinde de etkilidir.

AMAN DİKKAT! Bu çaylar her ne kadar şifa dağıtacak kadar bol yararlara sahip olsalar da herhangi bir hastalığınız varsa; hipertansiyon veya diyabet gibi bir uzmana danışarak tüketmelisiniz. Sağlığınız her şeyden önemlidir! 

Bu yazı Aman Dikkat! Siyah Çay Fazla Tüketilirse… ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

OPTİMUM GOLD STANDARD WHEY PROTEİN TOZU

• Kolayca karışması ve içerdiği yüksek yüksek protein ve BCAA oranı sayesinde dünyada en çok satan protein markasıdır. 1 servisinde 24 gram protein içerir. Üçüncü nesil olan yeni formülle mikrofiltre edilerek hazırlanan whey proteini ve iyon-değişim protein sayesinde kana çok daha hızlı karışır.
• B6 vitamini içermemesi ise marka için bir eksi. Aynı zamanda topaklanmayı engelleyici suni bileşenler bulunmadığından topaklanma yapabilmektedir.

HARDLİNE WHEY 3 MATRİSİ PROTEİN TOZU

• İlave şeker, karbonhidrat veya yağ içermez. Kıvamı hafiftir ve içimi kolaydır. Çay şekerinden 180 kat daha tatlı olan ve metabolize edilemediği için beyinde birikerek zeka geriliğine sebep olabilecek aspartam denen tatlandırıcıyı içermez. Her porsiyonu 24.1 gram protein ve 2 gram kreatin içerir. B6 Vitamini içerir. Protein oranı %80’dir. İsmindeki whey 3, 3 farklı proteinden oluştuğunu gösterir. Hidrolize edilmiş whey protein, izole edilmiş whey protein, konsantre whey protein.

WEİDER PREMİUM WHEY PROTEİN TOZU

• %20’sini izole whey oluştururken %66-72’si konsantre whey proteininden oluşur.
• Doğal yapısı bozulmadan ultra filitrasyon (ısı ve basınç) yöntemiyle üretilmiş özel bir protein tozu Servis başına 2 gram glutamin ( proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biri) içerir. İçerisindeki BCAA oranı %23.1’dir. B6 vitamini içerir.

SUPPLEMENTLER.COM WHEY PROTEİN TOZU

• Ham madde menşeisi Hollanda’dır. Uluslararası süt ürünleri üreticilerinden biri olan Volac’a aittir.
• Avrupa standartlarında üretim ve ham madde kalitesiyle kolayca karışırken %23 oranında BCAA içerir aynı zamanda tadı da pozitif yönlerinde gösterilebilir. Diğer protein tozlarına oranla çok daha uygun fiyatlıdır. %77 oranında whey protein içerir. GMP sertifikasına sahip tesislerde üretilmektedir. ( GMP; gıda, ilaç gibi alanlarda üreticinin yüksek kalitede ve yasal koşullar altında üretim yapmasını sağlayan asgari şartların güvencesidir.) Servis başına 23 gram protein, 5,2 gram BCAA, 4,1 gram glutamin içerir. %100 ultra filitrasyon  yöntemiyle üretilir. İlave amino asit, uyarıcı veya sentetik madde içermez.
• B6 vitamini içermemektedir.

İlginizi çektiyse diğer konulara da bir göz atmak isteyebilirsiniz! Tıkla

Bu yazı En İyi Protein Tozları ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Protein, egzersiz öncesi ve sonrasında kaslarımızın ihtiyaç duyduğu v kas dokumuzu güçlendiren organik bir bileşiktir. Aynı zamanda vücut gelişimimizi desteklerken kansızlık oluşumunu da engeller. Protein tozu ise peynir altı suyunun izole edilerek farklı filtreleme yöntemleriyle filtrelenmesi sonucunda yağ, şeker ve tuzdan arındırılarak toz haline getirilmesidir. ( Whey Protein)

Protein Tozunu Kimler Kullanmalı?

Kimi zaman dışarıdan aldığımız protein oranı vücudumuza yetmez. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kilo başına protein ihtiyacı 0,8-1 gram olarak hesaplanır örneğin 70 kilogram olan bir kişinin bir günde 56-70 gram protein alması gerekir. Fiziksel aktiviteler yapan, ağır egzersizler yapan kişilerin kasları daha fazla protein ihtiyaç duyar. Bu gibi kaliteli protein içeriklerini tüketemediğimiz durumlarda (et, süt, yoğurt…)  protein ihtiyacımıza aşırıya kaçmadan takviyede bulunmamız gerektiğinde kullanılmalıdır. Fakat fiziksel aktivite yapmayan ve hareketsiz hayatı olan kişilerde fazla proteinden alımından kaynaklı böbrek rahatsızlığı oluşabileceğinden kesinlikle uzak durulmalıdır.

Doğal Protein Besin Kaynakları Nelerdir?

Doğal olarak protein alabileceğimiz besin sayısı oldukça fazladır. Örneğin;

• Hayvansal proteinler; süt, yoğurt, lor peyniri ( az yağlı ve bol proteinli olmasından dolayı sporcular tarafından sıkça tercih edilir.), tavuk, balık, kırmızı et… Örneğin; (100 gramında) tavuk eti 18,3 gram, yoğurt 6 gram, peynir 32 gram, yumurta 13 gram, ton balığı 26 gram protein içerir.
• Bitkisel proteinler; fasulye, bezelye, chia tohumu, ıspanak, mercimek, kenevir… Örneğin; (100 gramında) bezelye 5,4 gram, fasulye 8 gram, pişmiş ıspanak 3 gram, chia tohumu 17 gram protein içerir.

Protein Tozu Kaç Çeşittir?

Protein tozları iki farklı şekilde karşımıza çıkar;

• Whey Protein: Peynir altı suyundan yapılan yüksek biyolojik değere sahip bir protein kaynağıdır. Peynir altı suyunda yüksek oranda bulunan lösin (dışarıdan alınması elzem olan bir aminoasit), izölösin ve valin gibi değerleri içerir. Sindirimi ve emilimi hızlı gerçekleştiğinden sindirimi yavaşlatmak isterseniz bir miktar fındık, ceviz, yer fıstığı gibi kuruyemişlerle birlikte tüketmeniz protein tozunun emilimini yavaşlatarak , insülin seviyenizi dengede tutacak ve tokluğunuzu arttıracaktır.
• Kazein Protein ( Süt proteini, Soya Proteini, Yumurta Proteini): Sütte %80 oranında bulunur ve çeşitli yöntemlerle sütten ayrıştırılan kazeinden elde edilir ve whey proteinden farklı olarak sindirimi ve emilimi daha yavaştır. İçeriğinin %20’si whey proteinden oluşsa da çoğunluğunu kazein oluşturur. Kazein protein tozu daha yavaş sindirildiği için daha tok tutan ve etkisi uzun süren bir protein tozu Bu nedenle kilo vermek isterken az yemek ve tok kalmak isteyenlerin daha çok tercih ettiği bir takviyedir.

Protein Tozu Ne Zaman İçilmeli?

Protein tozlarını içme sıklığınız seviyenize ve ihtiyacınıza göre değişiklik gösterecektir. Protein tozlarını sabah acıkan ve proteine ihtiyaç duyan kaslarınız için uyandıktan sonra, spordan önce, spordan sonra veya yatmadan önce tüketebilirsiniz.

• Egzersiz Öncesi: Egzersiz sırasında kaslarımız travmaya uğrar ve egzersiz öncesi protein tozu içmek kaslarınızın daha hızlı onarılmasını sağlar. Egzersiz öncesi içilecekse de en az 1- 1 buçuk saat önce içilmelidir.
• Egzersiz Sonrası: Spordan sonra vücut katabolizma evresine yani yıkım durumuna girer. Kaslarınız yorgun olur ve onarılmaya ihtiyaç duyar. Bu nedenle spor sonrası 30-40 dakikalık aralıktan faydalanıp protein tozu içebiliriz.
• Yatmadan Önce: Kazein proteini diğer proteinlere göre daha yavaş sindirilip emildiği için gece yatmadan önce vücudun uzun süre yavaş yavaş beslenip onarılması için tercih edilebilir.

Protein Tozu Hangi Seviyede Ne Kadar Alınmalı?

Eğer başlangıç seviyesindeyseniz 150 ml su veya az yağlı sütle 1 servis protein tozunu ( 30 gr) karıştırarak antrenmandan hemen sonra almalısınız.

Orta seviyedeyseniz sabah kalktıktan hemen sonra ve antrenmandan hemen sonra 1’er servis almalısınız.

İleri seviyedeyseniz sabah kalktıktan hemen sonra, antrenmandan 30-45 dakika önce ve antrenmandan hemen sonra 1’er ölçek almanız tavsiye edilir.

Daha fazla merak ettikleriniz için Tıklayınız.

Bu yazı Protein Tozu ve Faydaları ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Spor yaparak vücudumuzu zinde ve sağlıklı bir hale getirirken en iyi verimi ve performansı almak istiyorsak düzenli, dengeli ve sağlıklı bir beslenme programıyla da vücudumuza destek olmalıyız. Vücudumuzun ihtiyaçlarına göre hazırlanmış dengeli ve sağlıklı bir beslenme programının bize faydaları şunlardır;

• Öncelikle düzenli ve sağlık beslenmemizin, doğru saatlerde doğru gıdaları tüketmeniz saçımızdan cildimize, özgüvenimizden mutluluğumuza, sağlığımıza kadar bütün hayatımızı güzelleştirecek bir şey olduğunu unutmamalı ve bunu bir yaşam tarzı haline getirmeliyiz.
• Sağlıklı beslenme, yapacağınız spor esnasında konsantrasyonunuzu arttırır. Bu sayede yaşayacağınız sakatlıkların önüne geçebilirsiniz.
• Vücudunuzun ihtiyacı olan besin değerlerini aldığınız için spordan sonra daha az yorgunluk hissedersiniz.
• Vücut fonksiyonlarınız çok daha dengeli bir şekilde sürdürülür.
• Spor öncesi ve sonrası ( kimi zaman spor esnasında) alacağınız yeterli protein sayesinde kas kütlenizi koruyabilirsiniz.
• Protein ağırlıklı beslenmeniz vücudunuzun proteinleri tüketmede daha çok enerji harcaması ve yağ yakımı gerçekleştirmesi sayesinde daha sağlıklı kilo vermenize yardımcı olacaktır.

Beslenmemiz Nasıl Olmalıdır?

 Güne güzel bir başlangıç yaparak gün içerisinde kendini çok daha dinç ve zinde hissedebilirsin. Beslenme programında ufak dokunuşlar yaparak işe başlayabilirsin. Mesela;

• Sabah kahvaltını etmeden önce su içmek metabolizmanın uyanmasına ve çalışmasına katkıda bulunur. Böylece yediklerin yeni uyanmış bir mide yerine öğütmeye hazırlanmış bir mideye gider.
• Düzenli ve dengeli bir şekilde yapacağın kahvaltı diyabet ve kalp rahatsızlığı riskini de düşürür.
• Basit karbonhidratlar yerine hem seni daha tok tutacak hem de ihtiyaç duyduğun kan şekerini yükseltecek lif ve protein açısından zengin tam tahılları, meyveleri ve sebzeleri tüketmelisin.
• Sabah kahvaltıda tüketeceğin süt, yoğurt gibi protein kaynakları tüketmek sana gereken enerjiyi sağlayacaktır.
• Doymuş yağlar yerine doymamış yağları tercih etmelisiniz. Bu ödeminizi azaltm  aya yardımcı olurken size yeterli kaloriyi sağlayacaktır. Örneğin; fındık yağı, avokado yağı, zeytinyağı gibi…
• İçecek olarak yanında içebileceğiniz lezzetli mi lezzetli aynı zamanda besleyici olan smoothieler hazırlayabilirsin. Blenderdan geçireceğin muz, çilek, keten tohumu, yulaf ezmesi, yoğurt gibi sağlıklı ve lezzetleri besinlerle kahvaltına yakışacak bir içecek yapabilirsin.
• Ara öğünlerde ağzına atıp atıştırmalık olarak tüketebileceğin lif bakımından zengin kestane ve badem, çok iyi bir enerji deposu olan fındık metabolizmanı minik minik çalıştırırken aynı zamanda da sana enerji verecek.

Spor Öncesinde Nasıl Beslenmeliyiz?

• Gün içerisinde de olduğu gibi spor öncesinde de bol bol ( 500- 550ml) su içmelisiniz. Bu spor sırasında oluşacak ısı kaybından kaynaklanan dehidrasyonun önüne geçecektir.
• Spordan 3-4 saat öncesinde bir miktar protein ve kompleks karbonhidratlardan oluşan bir ana öğün mutlaka tüketmelisiniz.
• Spordan önce ( en az yarım saat kadar önce)  yiyeceğiniz bir ara öğün hafif ve kolay sindirilebilir olmalıdır. Bu antrenman sırasında oluşabilecek mide rahatsızlığınızın da önüne geçecektir. Örneğin taze bir meyve, yoğurt, muz, yulaf ya da kuru meyve….

Spor Sonrası Beslenme Nasıl Olmalı?

• Spor sonrasında kaslarınız proteine ihtiyaç duyacak ve onarılmak isteyecektir. Böyle bir durumda kas protein sentezini arttırmak için onlara yapabileceğiniz en büyük iyilik süt, et, yumurta gibi kaliteli proteinleri tüketmek olacaktır.
• Kaslarınız proteine ihtiyaç duyduğu kadar kompleks karbonhidratlara da gereksinim duyar. Kas glikojeninin ( egzersiz sırasında kas dokusuna yakıt sağlamaya yardımcı olan bileşen) yeniden sentezini sağlaması için egzersiz sonrası proteinle birlikte kompleks karbonhidratta ( tahıl, meyve, sebze, baklagiller…) tüketmelisiniz.
• Egzersiz sonrası ara öğünlerinde süt, meyve, yoğurt, kuruyemiş gibi ikilileri tüketebilir ve kas dokunuzu destekleyebilirsiniz.
• Egzersizden sonra mutlaka vücudunuzun vücut ağırlığına oranla kaybettiği suyu geri kazanmalı, elektrolit dengesini sağlayarak vücudunuza takviye yapmalısınız. Aralıklarla her 10-20 dakikada bir 350-400 ml su içmelisiniz.
• Genellikle spor sonrası karbonhidrat protein besin ögelerinin 3:1 veya 4:1 oranında olması tercih edilir. Örneğin 70 kilogram birinin egzersiz sonrasında 63 gram karbonhidrat alması gerekirken 21 gram da protein alması gerekir.

 Sağlığınızı önemsiyor ve bu tarz yazılarla vakit geçirmeyi seviyorsanız Lafmacun‘u takipte kalın. 

Bu yazı Spor Yaparken Sağlıklı Beslenme Önemli mi? ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.

Bu yazı Mısır Yemenin En İlginç Hali ilk olarak bu sitede yayınlanmıştır. Lafmacun.Net - Sosyal İçerik Platformu. Yazının kaynağı bu sitedir.