Instagram takipçi satın al
Faydalı Bilgiler

Blog Nasıl Yazılır? Blog Yazarı Nasıl Olunur?

istanbul temizlik şirketi

Hiç kimse sıkıcı olmak istemez. Peki insanların hoşuna giden mükemmel bir blog nasıl yazılır? Para kazandıran bir blog yazarı nasıl olunur? İşte dünyaca ünlü blog yazarlarının sırları.

İnsanlar sitenize geldiği zaman onları cezbedecek ve harekete geçirecek bir şeyler arar. Değerli, bilgi verici ve tamamen karşı konulmaz bir şey ister.

İlk birkaç saniye içinde onların ilgisini çekemezseniz, başka sitelere zıplarlar.

Blog yazıları yazarken yaptığınız her şeyin bilinçaltı seviyesinde çok duyarlı okuyucular tarafından değerlendirildiğinin farkında olmanız gerekir.

Onlar sizin yazınızı beğenmek için sebepler aramaz ve eğer yalnızca sizden nefret etmek için bazı nedenlerle karşılaşırlarsa, o zaman onları geri kazanmanız artık çok zor olacak.

En ufak bir sıkılganlık bile diğer sitelerdeki harika yazılar lehine ölümcül bir hata olacaktır.

Bundan dolayı en başından en sonuna kadar okuyucunun dikkatini çekmek zorundasınız.

İşte size kesinlikle yardım edecek 5 ipucu.

Yazdığınız şeye önem verdiğinizi herkese gösterin

1. Yazdığınız şeye önem verdiğinizi herkese gösterin

Pek çok insan para kazandıracak bir anahtar kelime bulduğunda ve bu konuda birkaç blog yazısı yazdığında iyi para kazanacağını düşünür.

Ama işler bu şekilde yürümez.

Bu şekilde yaparsanız yalnızca yorulmakla ve pişman olmakla kalmayacak, aynı zamanda sıkıcı yazılar yazacaksınız.

Bir blog oluşturmadan önce, blogun konusunu sevdiğinizden emin olun.

Yaptığınız şeyi sevdiğiniz izlenimini doğal bir şekilde okuyucuya vermelisiniz. Blogun konusuyla çok ilgili olduğunuzu tüm dünyaya göstermek için ruhunuzda yanan bir ateş yani bir arzu olmalı.

Küçük bir test: Eğer yazdığınız konu hakkında arkadaşlarınızla saatlerce sohbet etmiyorsanız, demek ki doğru bir konu değil ve yazmak için başka bir konu seçmelisiniz.

Fakat sadece yazdığınız konuları sevmek insanları heyecanlandırmak için yetmez.

Tüm dünyaya bu heyecanı göstermelisiniz.

Biraz duygularınızı gösterin

Ne kadar önem verdiğinizi göstermenin bir yolu da yazıda duyguları kullanmaktır.

Sizi mutlu eden, üzen, çaresiz bırakan veya heyecanlandıran şeylerden bahsedin. Böylece sadece yazdığınız konuyla ilgili tutkulu olduğunuzu göstermekle kalmayacak, aynı zamanda okuyucularınız ile aranızda bir bağ oluşturacaksınız.

Peki bu neden işe yarar?

Çünkü insanlar duygusal yaratıklardır. Alınan kararların büyük bir çoğunluğu bizim şeylere karşı verdiğimiz duygusal tepkilere dayanır.

Eğer yazımıza duygusallık katarsak, okuyucuları daha fazla okumaya zorlarız.

İşte duygusuz bir yazı örneği:

“Güç kablosu bozulacak gibi görünmüyordu ama bozuldu. 10 dolara yeni bir güç kablosu satın aldım. Rengi siyah ve açma/kapama tuşu var. Mükemmel değil ama işimi görüyor. Geri iade etmeyi düşünmüyorum.”

İşte duygusal bir yazı örneği:

“Yok edilemez sandığım güç kablosu 3 gün içerisinde kendiliğinden bozuldu. Lanet olsun sana HP! Neyse, internetten 10 dolarlık yeni bir kablo satın aldım. Mükemmel olmadığını kabul ediyorum fakat benim için gayet yeterli ve zaten bu dünyada hiçbir şey mükemmel değildir, haksız mıyım? Sonuçta bu kablonun bilgisayarımı havaya uçuracağını düşünmüyorum. En azından öyle olmayacağına inanıyorum. İşin en güzel yanı da, ruhumun rengi gibi siyah olması ve harika bir açma/kapama düğmesinin bulunması. Bu nedenle daha pahalı bir güç kablosu satın almayı düşünmüyorum. Sonuç olarak beni tatmin etti.”

Standart gramer kurallarının altında olsa bile, geleneksel yazı türünün dışında olsa bile ve gereksiz pek çok şeyden bahsetse bile zirveye çıkabilecek duygusal bir yazıdır.

Yazı yazarken bir dakikalığına durun ve ne hissettiğinizi kendinize sorun. Eğer yazdığınız konu ile ilgili hisleriniz net değilse, daha açık hale getirin.

Uyarı: Kimse bağırarak atıp tutan ve ateşli bir şekilde konuşan birini okumak istemez. Duygularla ilgili sınırı aşmak çok kolay. Bu nedenle duygulara baharatlar gibi bakın. Çok az olursa yazınız yavan olur ama çok fazla olursa yazınız okunamaz hale gelir.

blog yazma önerileri

2. Sohbet eder gibi bir tonda yazın

İnsanlar yazıyı okurken sizin sesinizi duyamayacağı için kendi iç sesini duyarak okur. Hepimiz böyleyiz. Dolayısıyla bize hitap eden yazılar hoşumuza gider.

Birinci ve ikinci tekil kişiyi kullanın

Okuyucular ile sohbet ederken, onlarla doğrudan yani dolaysız olarak konuşuyorsunuz.

Yani kendinizi veya okuyucuyu referans göstermek için ben ve sen (siz) gibi kelimeleri kullanmanız gerekir.

Eğer bunu yapmıyorsanız, üçüncü tekil kişiyi referans gösteren o ve onlar kelimesini kullanıyorsunuz demektir.

Fakat genellikle okuyucularınızla direk olarak konuşmanız ve onların da sohbete dahil olduğunu hissettirmeniz gerekir.

Mesela yazdığım bu yazıda insanlar yazı yazmak ile ilgili ipuçları arıyor. Dolayısıyla yalnızca siz kelimesini kullanmakla kalmıyorum aynı zamanda pek çok defa ben kelimesini kullanarak kendimi de referans gösteriyorum.

Resmi bir yazıda ben ve sen kelimeleri şık gözükmez ve doğru olmaz. Fakat blog yazarları resmi olmak zorunda değil.

İşte üçüncü tekil kişi örneği:  

“Eğer bir yazar birinci ve ikinci tekil kişi hakkında yazı yazıyorsa ve anlatmak istediği şey hakkında bir örnek vermiyorsa, okuyucular anlatmak istediği şeyi anlamayabilir veya yanlış anlayabilir.”

İşte birinci ve ikinci tekil kişi örneği: 

“Eğer birinci ve ikinci tekil kişi hakkında bir yazı yazarsam ama ifade etek istediğim şeyle ilgili bir örnek vermezsem, anlatmak istediğim şeyi anlamayabilirsiniz”

Üstteki bu örnek yazı, bir önceki örnek yazıdan çok daha kolay bir şekilde okunuyor çünkü yazı doğal bir şekilde akıyor.

Uyarı: Aşırıya kaçmayın. Yanlış yerlerde çok fazla birinci ve ikinci tekil kişi kullanmak, sizi acemi ve samimiyetsiz gösterebilir.

blogger-olmak

3. Anlatmak istediğiniz noktaları göstermek için güçlü resimler kullanın

Kelimeler harikadır. Gerçekten öyledirler.

Eğer bir yazarsanız tüm kariyeriniz kelimeleri kullanarak kendinizi ne kadar iyi ifade ettiğinize bakar.

Ama eğer bir romancı değilseniz, yazınızı okumak için sitenize gelen internet kullanıcılarının dikkatini çekmek ve bu dikkatin dağılmasını önlemek için savaşmanız gerekir. Tabii ki mücadele etmeniz gereken milyonlarca dikkat dağıtan şey var.

Ve genel olarak internet kullanıcıları çok kısa süren bir dikkat aralığına sahiptir.

Bu nedenle okuyucunun dikkatini tutmak için yazıya çeşitli resimler ekleyerek ateşlemek gerekir.

Fakat resimler konuyla alakalı olmalı. Rastgele görseller ekleyip okuyucunun beğeneceğini zannetmeyin.

Okuyucuları alakasız resimlerle kandırmaya çalışmayın.

Bu işe yaramıyor.

Ve kötü yazıları güzelleştirmek amacıyla resim eklemeyin. Yazıda geçen kelimeleri göstermek ve vurgulamak amacıyla resimleri kullanın.

Fakat eğer mükemmel kelimeler ve mükemmel resimlerin bir karışımını bulursanız ve uyumlu bir şekilde kullanırsanız, okuyucuların anlatmak istediğiniz şeyleri en iyi şekilde anlamasına yardım etmiş olursunuz.

Resim başlıkları (fotoğraf altyazısı) yazın

Resimleri yazınızla alakalı göstermenin en iyi yolu başlıklar eklemektir.

Resimlerin hemen altında görülen yazıya resim başlığı yada fotoğraf altyazısı denir.

Pek çok blog yazarı bunu görmezden gelir ama yazılarınıza bir tarz katmak için çok faydalıdırlar.

İşte başlık içeren bir resim:

Eğer kendinizi sabahlara kadar parti yapan bir halde bulursanız, bir gece kuşu olabilirsiniz.  
Eğlenceli bir gerçek: Baykuşlar (gece kuşları) uçarken ses çıkarmaz.

Komik değil, alakalı değil ve tamamen gereksiz bir bilgi. Ama artık bu ilgi çekici gerçeği biliyorsunuz ve bildiğiniz için birazcık daha iyi hissediyorsunuz.

Uyarı: Başlıklar önemli bilgiler vermeyi amaçlamaz. Çok fazla önem yüklemeyin ve çok fazla kelime yazmayın. Sadece resimlere katılan ufak bir baharat gibi düşünün.

blog1

4. Kısa paragraflar kullanın

Bu genel bir kuraldır.

İnternetteki herkesin çok çok kısa bir dikkat aralığı olduğunu farz edin.

Öyle olmasa bile, hiç kimse uzun paragraflar için ulaşmak istediği bilgiyi aramak istemez.

Uzun yazı blokları sadece gözü yormakla kalmaz, aynı zamanda tüm yazıyı okumanın çok fazla zaman alacağı izlenimini verir.

İnterner okuyucuları ulaştığı makaleleri genellikle gözüyle tarar ve eğer çok uzun paragraflarla karşılaşırsa, doğal olarak taraması çok daha zor olur.

Eğer ziyaretçiler sayfanıza gelip de upuzun paragraflar görürse, okumaya başlama zahmetine bile girmeden başka bir siteye zıplayabilir.

Fakat çok az ve çok fazla arasındaki farkı bilmeniz gerekir. Kısa paragraflar güzeldir ama her paragraf sadece tek bir satır yada cümleden oluşursa, okuyucular bu duruma kızabilir.

Bunun yerine paragrafları kısa fikirler şeklinde gruplayın. Mesela bir fikri, kendisiyle en çok alakalı başka bir fikirler birleştirip tek bir paragraf yapın. Diğer tüm farklı fikirleri kendi aralarında gruplara ayırın.

Kısa bir paragraf 4 cümleyi geçmez.

Kısa paragraflar yazınızın daha okunaklı bir hale gelmesini sağlar.

metin-yazari-nasil-olunur

5. Kişisel hale getirin.

Okuyucular yazınızla kişisel bir bağ hissetmek ister.

Sadece onlara özel bir yazı yazdığınızı düşünmek ister.

Onların kafasının içine girmiş gibi ve onların düşüncelerini onlara okuyormuş gibi hissetmek ister.

Yukarıda anlattığım tüm ipuçları bunu başarmanıza yardımcı olur. Fakat yazınızın kişisel yanını garantiye almak için son bir ipucu veriyorum.

Bir hikaye anlatın

İyi bir hikayeyi kim sevmez ki?

Her şeyi daha heyecanlı, alakalı ve gerçek yapmak için hikayeler oldukça etkili araçlardır. İki tür hikaye vardır:

1. Kendinizle ilgili hikaye

Pek çok kişi kendisi hakkında hikaye anlatmaya utanır ve kendini rahat hissetmez. Fakat kendi özelini paylaşmak insanlarla bağ kurmanın en etkili yollarından biridir.

Kendi hikayenizi anlatmaktan asla çekinmeyin çünkü aynı yada benzer şeyi yaşamış bir sürü insan var. Dolayısıyla yazınızı okurken benzer şeyleri yaşamış insanlar kendini daha iyi hissedecek, yazınızla bir bağ kuracak ve sizin çok şey bilen veya çok şey yaşamış deneyimli biri olduğunuzu düşünecek.

2. Başkaları hakkında hikayeler

Başkalarıyla ilgili hikayeler anlatmak, benzer problemler yaşayan insanların kendisi dışında aynı şeyi yaşamış pek çok insan olduğunu bilmesine yardım eder.

İnsanların başına gelen şeylerle ilgili duyduğunuz şeyleri yazabilir, bizzat şahit olduğunuz şeyleri yazabilir veya insanların sorunlarını çözmeye yardımcı olduğunuz hikayeleri anlatabilirsiniz.

Hangi tür hikaye olursa olsun, okuyuculara sizi veya başka birini etkileyen  bir şey anlattığınız zaman yazınız ile şahsi bir duygusal bağlantı kuracaktır.

İşte hikayesiz bir yazı örneği:  

“Su geçirmez yağmur ceketi o kadar su geçirmez ki, muson yağmurlarına bile direnebilir.”

İşte hikaye içeren bir yazı örneği:

“Kuzey Tayland’ta güneşli bir günde motosiklet sürüyordum. 10 dakika içinde acayip bir muson yağmuru başladı. Su geçiren bagajımda cep telefonum ve bilgisayarım olduğu için çok endişe ettim. Hızlı bir şekilde düşündüm ve su geçirmez ceketimi bagajın üzerine örttüm. Evet geldiğimde iliklerime kadar ıslanmıştım. Bagajımı açtığımda çok şükür ki telefon ve bilgisayarım bir çöl kadar kuru olduğunu gördüm.”

Hikayenin odağında yağmur ceketinin ne kadar etkili olduğu bilgisi yer alıyor. Sonuçta muson yağmuruna karşı koymayı başarmış.

Bir durumu anlatmak bir şeydir, göstermek ise başka bir şey.

Uyarı: Blog yazılarındaki hikayeler sadece bir iddiayı doğrulamak için veya bir fikri vurgulamak için kullanılmalıdır. Yani yazının ana fikriyle uyumlu olmalıdır. Alakasız ve gereksiz hikayelere yazınızda asla yer vermeyin.

Bonus Tavsiye: Düzenlemeye asla üşenmeyin!

Kesinlikle düzenlemeniz gerekir.

Yazıyı yazıp bitirdikten sonra son bir defa üzerinden geçip düzenlemezseniz, kötü bir yazı paylaştığınızdan emin olabilirsiniz.

Tüm sanatsal ve görsel işlerde son düzenleme çok önemli bir faktördür. Maksimum başarıyı elde etmek tamamen buna bağlıdır. Şahsen düzenlemenin ateşli bir savunucusuyum.

Fakat en önemli düzenleme önerisini aşağıda anlatıyorum.

Fazlalıkları atın

William Faulkner’in söylediği gibi:

Yazı yazarken, tüm sevdiklerinizi öldürmeniz gerekir

William Faulkner

Bu yazı her ne kadar uzun olsa da, aslında çok daha uzundu ve insan psikolojisiyle ilgili çok sayıda şey anlatmıştım. Fakat bu yazı insan psikolojisiyle ilgili olmadığı için hepsini kesip attım.

Niçin?

Çünkü bunlar yazının asıl amacını gölgeliyordu.

Sanat dünyasında, müzik, tiyatro veya yazarlık alanında, herhangi bir düzenleme esnasında, sevdiklerinizi öldürmek gerçeğiyle yüzleşmek zorundasınız.

Bu örnekteki sevdiklerimiz ise gurur duyduğumuz ama sanatımızı geri bırakan şeylerdir. Bunları atmak çok üzücü fakat eğer atmazsak tüm yazının seviyesini düşürecektir.

Bunu bir bahçeyi budamak olarak düşünün. Daha sağlıklı büyümesi için bitkileri kesmeniz gerekir.

Yazılarımızı budayarak sadece en önemli ve gerekli kısımların görünmesini sağlamalıyız. Böylece açık, net ve profesyonel bir yazı elde ederiz.

Bu nedenle düzenlemekten asla korkmayın! Sevdiklerinizi öldürmekten asla korkmayın.

Karşı konulmaz blog yazıları yazmak için

Neyin güzel olduğuna biz karar veremeyiz. Okuyucu nihai yargıçtır.

Hayatım boyunca mükemmel olduğunu düşündüğüm pek çok yazı yazdım ama okuyanlar benimle aynı fikirde olmadı.

Fakat neyin neden işe yaradığını öğrenmek, ardından yazıyı bunlara göre iyileştirmek insanlarla daha iyi bir bağ kurmanızı sağlar.

Eğer yazıları iyileştirmezsek ve okuyuculardan gelen eleştirilerden gerekli dersleri öğrenmezsek, gerçekler bize kendimizi geliştirmemiz gerektiğini anlatsa bile, hayal dünyamızda büyük bir yazar olduğumuzu sanarak kendimizi kandırabiliriz.

Fakat eğer kendimizi geliştirirsek ve yaptığımız işlerle pek çok insanı nasıl etkileyeceğimizi anlarsak, etrafımızdaki dünyayla görsel bir ahenk içerisinde hareket eden bir noktaya gelebiliriz.

Sosyeteye değerli biri olarak görünürüz ve kariyerimiz boyunca tatmin oluruz.

Yaptığımız iş insanlarla bağ kurduğu için bunları başarırız. Onlara asla reddedemeyeceği bir yazıyı okuma teklifinde bulunuruz.

İlginiz Çekebilir

Yusuf Ömer TÜRK

Ege Üniversitesi Bilgisayara Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra yazılım geliştirme ve akıllı telefon teknolojilerini yakından takip etmeye başladım. Yeni çıkan veya çıkacak bir çok teknolojik yeniliği dünya ile aynı zamanda sizlere aktarmaya çalışıyorum. Mail adresim: yoturk@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu