Televizyonu şu kişi bulmuştur diye söze başlamak çok zordur. Adeta bir bilim insanı diğerinin çalışması üzerine bir adım ileri giderek zaman içinde televizyon ortaya çıkmıştır demek daha doğrudur. Daha fazlası için yazımızı okuyabilirsiniz.
Televizyonu şu kişi bulmuştur diye söze başlamak çok zordur. Adeta bir bilim insanı diğerinin çalışması üzerine bir adım ileri giderek zaman içinde televizyon ortaya çıkmıştır demek daha doğrudur. Bunlara örnek olarak, Alman olan Nipkow 1884 yılında bir aygıt geliştirmiştir. 1911 de Rus Rosing ve ABD’li Zworykin ekran üzerinde ilk görüntüyü elde etmişlerdir. İngiltere ve Fransa’da da buna benzer çalışmalar yapılmış yıl 1947’ye gelince daha iyi görüntüler elde edilmeye başlanmıştır. 1951 yılındaysa renkli görüntüler üzerinde çalışılmaya başlanmıştır.
1953’de İngiltere Kraliçesinin taç giyme töreni yayınlanınca televizyon daha önemli hale gelmiştir.
Türkiye’de televizyonla ilgili ilk çalışmalar 1960 dan sonraki yıllara rastlar. Bu çalışmalar Almanya ile birlikte yürütülerek önce sadece başkent Ankara için küçük bir verici getirilmesiyle başlamıştır. 1968’de haftada üç gün olan yayınlar başlatılmış, tüm Türkiye’ye yayın yapılması ise 1971 yılını bulmuştur. Önceleri siyah beyaz olan televizyon yayınları 1984 yılından itibaren renklenmeye başlamıştır.
Televizyonun çalışma prensibi, aynı radyonun çalışma prensibine benzer. İkisi de Hertz dalgaları aracılığıyla çalışmaktadır. Televizyonda izlediğimiz bir görüntü fotoelektrik özelliği olan bir yüzey üzerine yansıtılarak, sanki görüntü satır satır taranarak aktarılır.
Televizyon günümüz yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Her evde birden fazla televizyona rastlamak mümkündür. Günümüz iletişim araçlarının en önemlilerinden birisi olma özelliğine sahiptir.
Televizyon kullanımında dikkat edilecek noktalardan birisi de özellikle çocuklar ve gençler için yaş gurubuna uygun programlar izlenmesinin gerekliliğidir. Yaş gurubuna uygun olmayan programlar genç ve çocukları olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
