Pompei Nasıl Yok Oldu? Pompei Tarihi Hakkında Bilgiler

Pompei, Milattan önce 5000’li yıllarda İtalya’da kurulan Pompei, Vezüv volkanının etkisiyle “taştan şehir” olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır. Ticaret şehri olması ve Capri adasına yakınlığı zenginlerin sıklıkla Pompei’ye gelmesini olası kılıyordu. Büyük kumarhanelerin ve eğlence merkezlerinin bulunduğu şehirde köleleşme ve gece kavgaları yaygındı. Zenginler çok zengin, fakirlerinde bir alınıp satılabildiği bu şehirde harekete geçen volkan pek çok insanın ölümüne ve çevredeki her şeyin taş kesilmesine kapı araladı.

Yanardağdan püsküren lavlar neticesi vasati 200.000 insan hayatını kaybederek şehre kayıp şehir izlenimi yarattı. Bilinen tarih kayıtlarına göre lavların şiddetinden dolayı hiçbir yere kaçamayan insanlar taş kesildi ve kısa bir müddette büyük bir kül bulutu şehrin tamamına egemen oldu. Hem şehrin tarihi dokusuna hem de o seneye ait sanatsal yapıtlara zarar veren bu tabiat olayı neticesinde pek çok orman yerini düz bir araziye bıraktı.

Pompei Halkı Nasıl Helak Oldu?

Geçmişte tabiat güzellikleriyle dikkat çeken Pompei volkan lavlarının kavurucu etkisiyle beraber insanlar için tehlikeli bir hayat alanına dönüştü. Önceden şehrin volkan faaliyetleri itibariyle pek çok insana risk unsuru oluşturduğu bilinmekteydi ancak o senelerde Pompei’de yaşayan insanlar bulunmuyordu.

Yunan coğrafyacı Strabon, şehirde yaptığı araştırmalar neticesi bu faaliyetleri belirlemişti ancak insanların daha çok parasal beklentilerinin yüksek olduğu bir şehir olmasından dolayı kendisine güveneceklerini düşünmemişti. Bundan hareketle Pompei yerlilerinde oluşan yer sarsıntısı faaliyetlerinde bile alışılmış bir görünüm çizdiklerini kısa müddette fark etmişti. Daha sonra şehirde yapılan kazılar korkunç bir gerçeği gözler önüne serdi.

Pompei Helak mı Oldu Yoksa Bir Tabiat Olayı mıydı?

Tüm insanların taş kesilen silüetlerinin çıkarıldığı Pompei’de vücutlar, hayvanlar, eşyalar ve daha pek çok şey toprak altına gömülmüştü. Napoli’deki bir müzede sergilenen kalıntılar ilmi bakımdan incelendiğinde insanların yaşadığı kaybın boyutunu ortaya çıkarmaktadır. Müslümanlar, insanların gözünü bürüyen para ve kumar hırsının onlar için bir ceza niteliğinde olduğunu ve bu olayın böyle bir neticeye erişmesinin normalliğine yönelik tartışmalarda bulundular. Söz gelimi laf püskürtmesi bütün bir şehri yok etmemeli, yaşam alanlarının ortadan kalkması mümkün olmamalıydı. Ancak vaziyet yaşanan olayın bir doğa faaliyeti olduğunu en açık delilleriyle kanıtlar niteliktedir.