Edirne Gezilecek ve Görülecek Turistik Yerler

Edirne; Türkiye’nin kuzey batısında bulunan, hem Yunanistan’a hem Bulgaristan’a sınırı olan ve tarihte Osmanlı Devleti’ne 92 yıl boyunca başkentlik yapan, Trakya’nın incisi güzide şehrimizdir. Osmanlı Devleti’ne bu kadar uzun yıllar başkentlik yapmış olan bu şehirde tarih elbette her adımda karşımıza çıkmaktadır.

Edirne’ye henüz girmeden, İstanbul ve Kırklareli güzergahından şehre gelirken 2 minareli bir cami tüm ihtişamıyla Edirne’nin silüetinin üzerinde belirir. Yol boyunca gözlerimizi ayıramadığımız bu muhteşem yapı şehre yaklaştıkça değişir. Ve yanına gittiğimizde görürüz ki cami 4 minarelidir. O cami Mimar Sinan’ın 90 yaşındayken yaptığı ve “ustalık eserim” dediği, 1574 yılında yapımı tamamlanan Selimiye Camii’dir. Osmanlı Mimarisinin en güzel ve günümüze kadar ayakta kalabilmiş en muazzam örneklerinden biridir.

Selimiye Camii ve Külliyesi
Selimiye Camii ve Külliyesi, 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olmuştur. 70 metre yüksekliğindeki 4 minaresi, 43 metre yükseklikteki kubbesi, revaklarla süslü olan avlusu, avludaki çeşmenin mermer ayaklarından birinde bulunan ‘ters lale’ motifi, caminin içerisindeki işlemeleri, kabartmaları ve süslemeleri ile Selimiye Camii muazzam bir görüntüdedir. Özellikle, caminin yapıldığı alandaki lale bahçesini vermek istemeyen bahçenin sahibinin tersliğini simgeleyen ters lale motifinin rivayete göre milim milim aşağıya indiğinin şeritlerle çizilerek gösterilmesi, camiyi diğer yapılardan farklı yapan en belirgin özelliktir. Edirne’ye yapılan ziyaretlerde zaten ilk dikkatimizi çekecek olan yapı olduğu için, kapalı çarşısı ile birlikte mutlaka ziyaret edeceğimiz ilk yerdir.

Edirne kentindeki tarihi yapılar saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Bunlardan biri de, 1488 yılında Mimar Hayreddin tarafından yapımı tamamlanan 2. Bayezid Külliyesi ve Şifahanesi’dir. Şehir merkezinden çıktıktan sonra 2 kilometrelik mesafede Tunca Nehri’nin hemen kıyısında yer alan tarihi yapı, oldukça zarif ve görsel olarak da fazlasıyla zengindir.

Kentteki bir diğer tarihi yapı da; Üç Şerefeli Cami’dir. 1410 yılında Musa Çelebi tarafından yaptırılan caminin diğerlerinden farkı, biri diğerlerinden daha yüksek ve 3 şerefeli olan bir minareye sahip olmasıdır. Bu şerefelerin her birine ayrı ayrı merdivenlerle çıkılması, yapının ne kadar ayrıntılı ve farklı bir görünümde olduğunu göstermektedir.

92 yıl başkentlik yaptığı için, Osmanlı Mimarisi açısında oldukça zengin olan Edirne’de sadece bu tarz yapılar yok elbette. Örneğin; Meriç Nehri ve köprüsü, mutlaka gidilip görülmesi gereken yerlerden. Etrafında bulunan çay bahçeleri ve restoranları ile temiz havada muhteşem bir nehir manzarasına sahip olan Meriç Köprüsü, tarihi dokusuyla ziyarete gidenleri adeta bağrına basıyor.

Enez sahil ve plajlarıBu tarihi yapılardan sonra bir de Edirne’nin denizinden bahsedelim. Meriç Nehri’nin suya döküldüğü Enez Sahili ve Plajı, Edirneliler’in en çok tercih ettiği yerlerdendir. Ege Denizi’nin güzelliğine sahip olan Enez, deniz için iyi bir alternatif. Ancak Saros Körfezi’nin muhteşem görüntüsüne sahip olan Erikli Sahili ve Plajı, bu kentte deniz tatili için en güzel yerdir. Sualtı güzellikleri bakımından da son derece zengin olan Erikli, Trakya kesiminin tartışmasız en temiz ve en mavi denizine sahiptir.
Edirne, mutlaka görülmesi gereken turistik yerlerden biri kuşkusuz. Trakya insanının misafirperverliğinin her adımda tarih ve doğa ile buluştuğu kent, Tarihi Kırkpınar Güreşleri’ne ev sahipliği yaptığı için de, hem yerli hem de yurtdışından güreşleri izlemeye gelen tüm turistlere ayrı bir özen göstermektedir.