Genel olarak depresyon biyolojik, genetik ve psiko sosyal etkenlerden meydana gelir. Vücudunuzdaki hormonların yanlış veya dengesiz salgılanmasından dolayı kişi depresyon geçirebilir, ruhsal ve bedensel hayatı bozulabilir.
Araştırmalar gösteriyor ki, bir ailede eğer bir depresyon vakası görülüyorsa o aile içinde, veya alt yakınlarda da depresyon görülüyor. Psikososyal sebepler, kişinin günlük hayatını kapsar. Çocuklarda görülen depresif davranışların sebebi anne baba kaynaklı olabiliyor. Aşırı tutucu aile de yetişen bir çocuk karar verme yaşına geldiğinde bağımlı olduğunu anlıyor ve bunalım geçirmeye başlıyor. Gençlik döneminde yaşanan bunalımların çoğu yetişkinlik evresinde oluyor.
Genç birey ait olma, saygınlık statülerinde başarısız olmuşsa veya aşk hayatı yerinde gitmiyorsa depresyona girebilir. Olgun veya yaşlı bireylerde artık amaçsız kalan bireyler boşluğa düşebilir. Eğer birey kendini gerçekleştirememiş ise yaşlılıkta dahi arayışları sürer. Yaşlı bireylerde görülen bir diğer depresyon kaynağı da ölüm korkusudur. Depresyon ölüm kaynaklı olabilir. Çok sevdiğiniz bir yakınınızı kaybetmeniz sizde ağır travmalar meydana getirir. İnsan bu üzüntüyle bir süre yaşar.
Beyin, yapısı gereği acıyı unutur ve hormonların verdiği acıyı dindirir. Fakat bazı insanlar bu şoku atlatamaz ve kalıcı depresyona sebep olur. Eğer yaşanan depresyon hafifse psikolojik danışmanla bu durum atlatılabilir. Fakat vaka eğer ağırsa kesinlikle bir Psikiyatri uzmanına başvurulmalıdır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki, alınacak olan depresyon ilaçları geçici çözümler üretecektir ve ilaç kullanılmaya devam edildikçe ilacın dozu artacaktır. Kimse ilaca mahkum olmak istemez. Kalıcı bir çözüm için ilk önce kendinizi kontrol etmelisiniz, depresyonun üstüne kararlılıkla giderek bir profesyonel bir psikolojik danışmandan yardım istemelisiniz.
